Bölüm 5: Bu Çocukta İş Var
"Görüşüne göre Usta Amca Shangguan hap dağıtımını bizzat
yapacak, yanında İç Cemiyetten Xu Abla ve Chen Ağabey de var. Hepsi toplanmış.
Bunu pek sık görmeyiz. Yoksa normale ek Özel Hap da mı verecekler?"
"Öyle olmalı. Bak, Han Zong Ağabey de burada. Dış
Cemiyette ikinci en güçlü. Yetiştirme üssü Ki Yoğunlaştırmada beşinci seviyeye
ulaşmış. Eğer yedinci seviyeye ulaşabilirse, otomatikman İç Cemiyet
öğrenciliğine yükselecek. Wang Tengfei Ağabeyin burada olmaması, büyük
şanssızlık."
"Wang Tengfei Ağabeyin yetenekleri göz önüne
alındığında, şifalı hapları umursamaması normal. Cemiyete katıldığı yıl,
Cemiyet Yaşlıları arasında büyük heyecana neden olmuştu. Cemiyet kurallarını
hiçe saymak istemediğinden olsa gerek, kendi yetenekleriyle İç Cemiyete girmeye
çalışıyor. En sonunda üçüncü bir İç Cemiyet öğrencisi olacak."
"He he, eğlenceli olacak. Özel Hap dağıtımı olursa, bir
gün boyunca hapın kullanılmasını engelleyen bir mühür olacak. Her iki saatte
bir, hap şiddetle parlayacak. Böylece dövüşerek hapı ele geçirmek isteyenler,
yerinden haberdar olabilecek. Alıp kaçsan bile, yirmi dört saat boyunca
saklaman mümkün olmayacak."
Meng Hao, etrafında konuşulanlara kulak kabarttı. Böyle bir
olaya ilk defa dahil olsa da, ne zaman hap dağıtımı olsa, birçok kavga olduğunu
biliyordu. Burada geçen on beş gün içinde birçok kavgaya, hatta birkaç ölüme
bile şahit olmuştu.
Eğer bugün gerçekten Özel Hap dağıtımı olacaktıysa,
kavgaların daha şiddetli olacağı aşikardı.
Meng Hao sessizce bekledi. Ki Yoğunlaştırmada birinci
seviyede olduğu için, hapın onun eline düşmesi imkansız gibiydi. Yalnızca
etrafındaki açgözlü yüzlere baktığında, "orman kanunu" konusunda daha
derin bir anlayışa nail oldu.
"Sessizlik!" dedi, altın cübbeli yaşlı adam. Çok
yüksek sesle konuşmamış olsa da, platformda dikilirken, sesi soğuk çıkmıştı ve
etrafta bir gök gürültüsü gibi yankılanmıştı. Aşağıda duran tüm
Yetiştiricilerin, kalpleri duracak gibi olmuştu. Kulakları uğuldamıştı. Meng
Hao aralarında en sarsılmış olanlardandı ve kendini toparlaması baya zaman
aldı.
"Ben, Shangguan Xiu. Bugün, buradaki herkes bir Ruh
Yoğunlaştırma hapı ve yarım Ruh Taşı alacak." Shangguan Xiu sağ elini
savurdu ve anında yüzlerce şifa hapı ve yine yüzlerce Ruh Taşı her yöne
dağıldı. Her bir katılımcının önüne, gereken şekilde süzüldüler. Meng Hao,
önünde havada duran şifa hapına ve Ruh Taşına baka kaldı. Muhteşem, sarhoş
edici bir koku etrafını sardı. Bu onun, bir Ruh Taşı ve şifa hapını ilk
görüşüydü.
Ruh Taşı, bir tırnak büyüklüğünde, parıldar ve neredeyse yarı
saydam haldeydi. Ona bakmak bile, insanı hayrete düşürmeye yeterdi.
Kalbi hızla atmaya başladı. Bu iki obje binlerce altın
değerinde olmalıydı. Tereddüt etmeden uzanıp hapı aldı Meng Hao. Tam ağzına
atıp yutmayı düşünürken, etrafındaki kimsenin böyle bir şey yapmadığını fark
etti. Kalbi tekledi. Elindeki hapa tekrar baktı ve hafif bir parıltıya eşlik
eden, garip mühür işaretini gördü.
Meng Hao elindeki hapı incelemeye devam ederken, Shangguan
Xiu'nun sesi, tekrar durduğu yerden gürüldedi: "Ve bir de... Kuru Ruh Hapı
var." mor renkli bir şifa hapı elinde peyda oldu.
Ortaya çıktığı anda, şahane bir koku tüm alana yayıldı.
Sadece kokuyu içine çektiğinde bile, Meng Hao ruhani enerjisinin biraz
arttığını hissetti. Belliydi ki bu, sıradan bir hap değildi.
"Bu... bir Kuru Ruh Hapı!"
"Bu... Bu, Ki Yoğunlaştırmada beşinci seviye altı olan
herkes için eşsiz bir kıymete sahip. Cemiyette çok sayıda eşi olmasa gerek ama
işte, karşımıza bir tane çıktı!"
"Hap dağıtıldığında, çok şiddetli dövüşler Dış Cemiyette
vuku bulacak. Kim bilir kaç kişi ölecek?" kalabalık, Shangguan Xiu'nun
elinde parıldayan hapa bakarak uğultuyla konuşuyordu, yüzleri ise açgözlülük ve
ihtirasla doluydu. Özellikle yetiştirme seviyelerini yükseltmenin eşiğinde
olanlar için, bu fazlasıyla geçerliydi. Nefes alışları hızlanmıştı.
"Normalde, Kuru Ruh Hapı bugün dağıtılmayacaktı. Lakin,
bu ay Dış Cemiyete yükselen bir öğrenci olduğunu duydum ve çok mutlu oldum.
Eğer hey ay böyle bir olay olursa, İnanç Cemiyeti eski şanına pek kısa sürede
tekrar ulaşır. Bu hapı, o şahsa, bir cesaretlendirme hediyesi olarak
veriyorum." Shangguan Xiu gülümsedi ve ışıldayan gözleri, kalabalığı
tarayıp, Meng Hao'ya kenetlendi.
Meng Hao'nun kalp atışları hızlandı. Konuşmanın ilk yarısı,
içine bir huzursuzluk getirmişti ama herhangi bir tepki gösteremeden; Shangguan
Xiu'nun sağ eli savruldu ve mor hap, birden önüne uçuverdi. Reddetmeye
kalkışamadan, hap, elinin içine düşmüştü bile.
İşte tam o an, Meng Hao'nun İnanç Cemiyetine girişi, eşi
görülmemiş diye adlandırılabilirdi. Tüm kalabalığın bakışları, ona odaklanmıştı.
Açgözlülük ve acımasızlık, sanki onu canlı bir şekilde
parçalamayı planlıyorlarmış gibi, suratlarından okunmaktaydı. Shangguan Xiu'nun
yanında dikilen adam ve kadın bile ona bakmaktaydı. Kadının suratında, daha
sonra soğuk bir ifade ile hızlıca maskelediği, anlık bir şaşkınlık görülmüştü.
"Ha ha, demek Ki Yoğunlaştırmada birinci seviye olan
biri hapı aldı. Bu sefer çok kan dökülecek. Bu çocuk ise, herkesin bir numaralı
düşmanı olacak."
"Bitti bu çocuk. Son Özel Hap dağıtımı gününde, hapı Ki
Yoğunlaştırmada ikinci seviyede olan biri almıştı. Bir anlığına tereddüt eden
adamı, Zhao Wugang Ağabey yakalayıp, herkese açık alana sürükledikten sonra,
kafasını keserek öldürmüştü."
Konuşma sesleri her tarafta yankılanıyordu ve birçok öğrenci,
Ki Yoğunlaştırmada ikinci ya da üçüncü seviye olmalarına rağmen, tehlikeyi yok
sayarak, diş biliyorlardı. Çünkü hap, yetiştirme üssü o kadar düşük birindeydi
ki, onlar bile, hapı şu anki sahibinden çalabileceklerini düşünüyorlardı.
Meng Hao'nun sırtından, soğuk terler dökülmeye başladı. Hapı
fırlatıp atmak istedi ama fark ettiği üzere, kurtulmayı imkansız kılacak
şekilde yapışmıştı eline. Etrafında, onu izleyen, planlar kuran, kin dolu
gözleri gördükçe, sanki ölümün gölgesi tarafından güneş kesilmiş gibi hissetti.
Bazı insanlar yavaşça ona doğru yürümeye başladı, suratları katliam vaadinde
bulunuyordu.
"Küçük Kardeş, neden o hapı bana fırlatmıyorsun? Eğer
bunu yapmazsan, sağlam bir dayağı sana borç bilirim."
"Eğer onu bana vermezsen, seneye bugün, ölüm yıl dönümün
olur."
Her yönden gelen tehditler, soğuk bir rüzgar gibi çarpıyordu
suratına.
O sırada, iki yaşlı adam, etraftaki dağ zirvelerinden birinin
üzerinde, bacakları çapraz şekilde oturmuş, Dış Cemiyette sahnelenen manzarayla
ilgili neşeli bir muhabbet tutturmuşlardı.
"Üstat Shangguan yaptığı şeyin sonucunu hiç umursamıyor.
Şifalı hapı daha Cemiyete yeni girmiş bir eniğe vermek... Bitti bu çocuk.
Görünen o ki, İnanç Cemiyeti bir öğrenci daha kaybedecek."
"Bu seferki dövüş hiç ilginç olmayacak. İddiaya girerim,
sınırlayıcı sis dağılır dağılmaz, enik hapı fırlatıp atacak."
İkinci yaşlı adam sözünü bitirdiği an, alanı çevreleyen
dokuz, ejderha şeklinde oyulmuş renkli heykel solmaya başladı. On nefes süresi
kadar sonra tamamen renksiz hale gelecekleri belliydi. İşte o anda, sınırlayıcı
sis de dağılacaktı.
Meng Hao'nun kalbi tekliyordu. Parıldayan heykeller
karardığında neler olacağını, ona söylemelerine gerek yoktu. Tüm alan, tarifi
mümkün olmayan bir çılgınlığa sahne olacaktı. Eğer hapı fırlatıp atarsa,
birçokları ona nefret duyacaktı.
"Bu... Bu nasıl bana verilebilir?" dedi, ter içinde
kalan Meng Hao. Beyni durmaksızın çalışıyordu. Eğer haptan kurtulmayı
başaramazsa, ölecekti; eğer fırlatıp atarsa,
hırsını ondan çıkaracaklar olacaktı. Üç yıllık mektep hayatının bilgisini
kullanmaya çalıştı, solarak kaybolan renkli parıltıya baktı, sonra da renkli
sislerin içindeki platformda dikilmiş, ayrılık hazırlığı yapan Shangguan
Xiu'ya. Tam o anda, Meng Hao'nun aklına bir fikir gelmişti.
İleriye doğru bir adım atıp, sesini yükseltti, "Öğrenci,
birkaç şey söylemek ister."
"İnanç Cemiyetine gelebilmek ve Ölümsüzlerin arasında
yaşamanın hikmetlerine nail olmak büyük bir şanstır. Öğrenci, bunu mümkün kılan
kişiye teşekkürlerini sunmayı canı gönülden ister.
"Öğrenci, gece gündüz demeden, gözlerinin tekrar o şahsı
göreceği, böylece o kişiye teşekkürlerini bizzat sunabileceği günü
beklemekteydi. Bugün, sonunda bu fırsat elime geçti." gittikçe daha hızlı
konuşmuştu, Shangguan Xiu şaşkınlık içinde baka kaldığından, artık ayrılma
hazırlıklarını durdurmuştu.
"Bu kişi, Xu Abladır. Xu Abla, Küçük Kardeş yaptığınız
şeye müteşekkirdir ve bunun karşılığını verememek ona dert olmuştur. Bana bu farklı
güzelliklerdeki hayatı sunan kişiye, teşekkür maksadıyla, bu hapı vermek
istiyorum." Meng Hao sağ elini kaldırdı, böylece şifa hapı da yukarı doğru
yükselmişti.
Shangguan Xiu'nun ağzı açık kalmıştı, Meng Hao'nun böyle
şeyler söyleyeceği, belli ki aklının ucundan geçmemişti. Suratında garip bir
ifade oluştu ve yavaşça gülümsedi. Onun yanında gümüş rengi cübbesiyle ayakta
duran, Bayan Xu da şaşkınlık içinde baka kalmıştı. Hala soğuk ve herkesten ayrı
duran bir ifadesi vardıysa da, sanki şu an bir şeyler farklı gibiydi.
Yetiştirme üssü, Ki Yoğunlaştırmada yedinci seviyeye ulaşmıştı ve bu yüzden,
Kuru Ruh Hapları çok yararlı sayılmazdı. Yine de, Kuru Ruh Hapları çok nadir
sayılıyordu ve elde etmesi pek zordu, onun gibi bir İç Cemiyet üyesi için bile.
Eğer bu hapı alıp birkaç farkı hapla birleştirirse, beş normal hap gücünde yeni
bir hap yaratabilirdi. Bir anlığına, içten istek duyduğunu hissetti.
O anda, soğuk bir ifadeye sahip gümüş cübbeli adam bile Meng
Hao'ya doğru baktı.
Herkes sessizleşmişti. Meng Hao'nun üzerine yürümekte olan
Yetiştiriciler de, suratlarında garip ifadelerle duraklamıştı. Kafaları
karışmış bir şekilde ona bakıyorlardı.
Kısa sessizlikten sonra, ani bir gürültü başladı.
"Bunu yapabilir miydik...?"
"Bu kadar insanın önünde hapı, İç Cemiyetten bir
öğrenciye vermek... Şimdi kim bu hap için kavga etmeye cüret edebilir? Bu
resmen, İç Cemiyeti kavgaya davet etmek olur."
"Ne kadar kolay bir çözüm! Bunu ben nasıl düşünemedim?
Lanet olsun!"
"Lanet çocuk... Geçen seferki dağıtımda, üç ay yataktan
çıkamayacak şekilde dayak yemiştim. "
Meng Hao'ya bakan herkes, konuyla alakalı farklı düşüncelere
dalmıştı. Geçmiş nesillerde işler nasıl yürüyordu bilen yoktu fakat şu an
burada olan Yetiştiriciler için bu resmen şifa hapından kurtulmada yeni bir
çığır açmak demekti. Ayrıca Meng Hao, hepsinin zihnine sonsuza dek yerini
koruyacak şekilde kazınmıştı.
Az sonra, ejderha şeklinde oyulmuş sütunlar tamamen
renksizleşmişti. Hap hala Meng Hao'nun ileriye uzatmış olduğu avucundaydı ama
kimse, elinden almayı denemek için hareketlenmemişti. Bu, İnanç Cemiyetinde
görmesi pek zor olan manzaralardan biriydi.
Bayan Xu'nun ifadesi normale dönmüştü. Tereddüt etmeden, sağ
elini aşağıya doğru savurdu ve şifa hapı Meng Hao'nun elinden, kendi eline
uçtu. Hapın kendisinden uzaklaştığını gören Meng Hao, içinden bir oh çekti,
biliyordu ki şu anki haliyle hap, onu yalnızca felaketine sürüklerdi.
Etrafındaki herkes iç geçirdi, Meng Hao'ya kızmışlardı. Lakin Xu Ablayı
düşündükleri an, kızgınlıkları dağıldı gitti.
Bayan Xu kısa bir tereddüt yaşadı. Bir İç Cemiyet öğrencisi
için, bir Dış Cemiyet öğrencisinden böyle değerli bir hediye alıp, karşılığını
vermemek yakışık almazdı.
Bir süre sessiz kaldıktan sonra, "Yıllar önce, ben de
bir Dış Cemiyet mensubuydum ve zatıma, bir Ölümsüz Mağarası hediye edilmişti.
Onu, yaşaman için sana ödünç vereceğim." dedi ve taşıma çantasına uzanıp,
beyaz bir yeşim parçası çıkarttı. Aşağıya doğru fırlattığı parçayı, Meng Hao
havada kaptı.
"Xu Ablanın Ölümsüz Mağarası... bu kardeş gerçekten çok
şanslı. Derler ki, orada biriken ruhani enerji, Cemiyetteki diğer yerlere göre
çok daha fazlaymış."
"Xu Abla, ödünç verdiğini söylüyor ama hibe ettiği
aşikar. Ödünç verme sözcüğünü, millet fazla üzerinde durmasın diye söylemiş
olsa gerek. Bu çocuk, hapı ona vermekle büyük akıllılık etti."
"Lanet olsun, keşke ben de akıl edebilseydim."
O sırada, Dış Cemiyetin dışındaki dağ zirvelerinden birinde,
gelişmelerle ilgili bahse giren iki gri cübbeli ihtiyar vardı. Boylu boslu,
yüceydiler ve gözleri, takdirle parıldıyordu. İçten kahkahalar atıyorlardı.
"Bu çocuk baya ilginç. Daha Cemiyete yeni katıldı ama
şimdiden, güvenmesi gereken bir dayanak bulması gerektiğini biliyor. Doğal
içgüdüye sahip olamaz herhalde... Çok iyi, mükemmel. İnanç Cemiyetinin gerçek öğretisine
nail olmuş. Bu çocukta iş var. Gerçekten iş var!"
Iki bolum birden harikaydi!
YanıtlaSiloooo çok iyiydi, heyecanlandım bu bölümde !!!
YanıtlaSilmuptelasi oldum :p
YanıtlaSil